Kitaplar
Bilim artık “ben” dediğimiz her şeyin sadece bir sentez olduğunu kanıtlamışken… Her hareketimizin, düşüncemizin, kararımızın ve seçimimizin aslında yıllardır biriktirdiğimiz nöron yollarının bir seçkisi olduğunu söylerken… Benim hayal gücüm, benim deneyimim, benim bilgim nasıl diyebilirim ki! Hiçbiri benim değil, hepsi hepimizin… Bu sebeple kitap yazma fikri, kitap paylaşma projesine evrildi. Sevgiye katkı olması dileğiyle…
7 tohum Şamanın Düşü
Peru Q’ero şamanlarının kadim bilgeliğinde şöyle bir kehanet vardır; “İnsan ırkı evrimleşecek ve yeni insan dünyanın ruhunu şifalandırıp yeryüzünü yeniden yaşanabilir hale getirecektir.” Şaman bir düş görmüştür; yeryüzü, kendinin farkında olan, bilinci açık, toprak ananın ruhu ile bağ kurabilen, tek ve bir hissedebilen, sevgi, tamlık ve bütünlük içinde yaşayan insanlarla doludur. İnsan, artık gezegenin bir parçası gibi hissetmektedir, artık ruhsal anlamda tatminkardır; yeryüzünün şifacısı, toprağın koruyucusudur.
7 tohum Şamanın Düşü’nde yazar bizi şamanik şifa teknikleriyle tanıştırıp özümüze doğru bir yolculuğuna çıkarıyor. Dönüşüm için bize kadim bilgelik yol gösteriyor. Kendi kendimizi şifalandırmayı, dünyada dengeyle, sevgiyle yaşamayı ve böylece biz iyileştikçe doğa ananın nasıl iyileşeceğini öğretiyor.
7 tohum Masalları
Kendi özüne doğru yola çıkan kahramanların, hayaller aleminden gerçeğe doğru yolculuklarının hikayesi… Sizlere de ilham vermesi, kendi hikayenizi yeniden düşlemek üzere sizi cesaretlendirmesi, yolculuğunuza ışık tutması dileğiyle…
Kanadını Arayan Kartal ve Toprağını Arayan Ağaç
Uzak ülkelerin birinde büyülü bir orman varmış. Bu orman yeryüzündeki bütün ormanların atasıymış. Burada yeşeren her filiz ulu güçlü ağaçlar tarafından özenle beslenir, büyütülürmüş. Her genç ağaca, toprağa derince kök salmanın, dalları da taa göklerin tepelerine kadar yükseltmenin yolları öğretilirmiş. Zamanı gelince de her genç filiz dünyanın bir yerinde kendi ormanını kurması için yolculuğa gönderilirmiş. Böylece dünyayı yaşamla doldururlarmış. Soğuk, uslu puslu, kurtların uluduğu dolunay gecesi ormanda yine telaş varmış. Genç ağaçların veda vakti gelmiş. Her biri dallarını yapraklarını toplayıp çantalarına özenle yerleştirmiş. Dikkatlice köklerini büyülü ormanın verimli toprağından çıkarıp dünyayı keşfe başlamadan önce Ulu Çınar’ın yanına son vedaya çıkmışlar. Heyecanlı genç ağaç, biraz korku biraz da endişeyle hazırlanmaya başlamış. Her şey mükemmel olsun, düzenli olsun, tam kuralına uygun olsun istiyormuş. Öğrendiklerini en ince ayrıntısına kadar uygulamaya koyulmuş. Dikkatle yapraklarını derleyip toplamış. Nazikçe kendi köklerini sökmüş ki bir de ne görsün, var zannettiği, güçlü zannettiği kökleri dallarından bile inceymiş. Utanç ve hayal kırıklığıyla Ulu Çınar’ın yanına gitmiş;
Masalın tamamı için kitabı çok yakında yukarıdaki link'ten indirebilirsiniz.